AVUKATLARIN MASAK’A BİLDİRİM YÜKÜMLÜLÜĞÜ İPTAL EDİLDİ!

TBMM milletvekillerinin, Anayasa Mahkemesi’nde (“AYM”) açmış oldukları 18.1.2024 tarihli ve 2021/28 başvuru numaralı iptal davasında avukatları yakından ilgilendiren bir hüküm de yer almaktadır. İptale konu olan düzenleme ile avukatlar “yükümlü” tanımına dahil edilerek, Mali Suçları Araştırma Kurulu’na (“MASAK”) bildirim yapmaları zorunlu hale getirilmiştir.

İlgili hükmün iptali istenen kısmı, 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun’un (“Kanun”) 2/1-d maddesinde “…taşınmaz alım satımı, sınırlı ayni hak kurulması ve kaldırılması, şirket, vakıf ve dernek kurulması, birleştirilmesi ile bunların idaresi, devredilmesi ve tasfiyesi işlerine ilişkin finansal işlemlerin gerçekleştirilmesi, banka, menkul kıymet ve her türlü hesaplar ile bu hesaplarda yer alan varlıklardın idaresi işleriyle sınırlı olmak üzere…” şeklinde düzenlenmektedir.

Bu hüküm ile avukatlar maddede belirtilen konularla sınırlı olarak suç gelirlerinin önlenmesi kapsamında şüphelendikleri işlemlerde ve herhangi bir yasadışı işlem yapılacağı izlenimine kapıldıkları hallerde MASAK’a bildirim yapma yükümlüsü haline gelmiştir.

AYM yaptığı değerlendirmede avukatlık mesleğinin amacının; adaletin bulunup ortaya çıkartılması olduğunu ve avukatların hakkaniyete uygun sonuçlar ortaya çıkartabilmek için bilgi, birikim ve deneyimlerini kullandıklarını ifade ederek; “Avukatla müvekkili arasındaki konuşma ve bilgi alışverişinin nihai amacı ne olursa olsun avukat müvekkil mahremiyeti yönünden güçlendirilmiş bir korumanın sağlanması gerekir.” tespitinde bulunmuş, avukat müvekkil mahremiyetinin mutlak olarak korunmasının önemini vurgulamıştır.

AYM yukarıda belirtilen tespitine ek olarak;

  • Avukatlığı diğer mesleklerden ayıran unsurun müvekkili ile yaptığı konuşmaların gizli kalacağını garanti edebilmesi olduğunu,
  • Yargı sistemlerinde savunma rolünü üstlenmesi nedeniyle kamu görevi ifa ettiklerini,
  • Müvekkilleri ile aralarında bir güven ilişkisinin oluştuğunu, bu güvenin sarsılmasının avukatların mesleklerini icra etmelerine engel teşkil edeceğini,
  • Böyle bir yükümlülük getirilmesinin, özel hayata saygı hakkına yapılan bir müdahale olacağını ancak özel hayata saygı hakkına yapılan müdahalelerin mutlaka zorunlu toplumsal ihtiyaçları karşılaması ve orantılı olması gerektiğini, toplumsal ihtiyaçları karşılamayan karşılasa da orantılı olmayan müdahalelerin, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun kabul edilemeyeceğini,
  • Avukatların, mesleklerini icra ederken belirli haklar ile imtiyazlı bir konumda olduklarını, bu imtiyazın temelinin sır saklama yükümlülüğü olduğunu, Kanun’da yer almakta olan bu hükmün avukatlara katlanamayacakları bir yükümlülük getireceğini belirtmiştir.

AYM, bu değerlendirmeler sonucunda söz konusu hükmün Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle, oyçokluğu ile İPTALİNE karar vermiştir.

GRC LEGAL Yorumu

Avukatlık Kanunu gereğince, avukatlık bir kamu hizmeti olup avukatların sır saklama yükümlülükleri bulunmaktadır. Bu yükümlülüğün temel amacı, hukuk sistemleri için vazgeçilmez olan savunma hakkını temsil eden avukatların müvekkilleri ile arasındaki mahremiyetin sağlanabilmesidir. Avukatların müvekkilleri ile yaptıkları konuşmaların gizli tutulması, avukatlık mesleği için vazgeçilemez bir unsur olup bu unsur neredeyse tüm ülkelerde tanınan ve yasalarla korunan imtiyazlı bir haktır. Bu imtiyazlı durumun ortadan kaldırılması avukatların meslek kuralları gereği katlanamayacakları bir külfettir.

İlgili hükmün iptaline karar verilerek savunma makamının sır saklama yükümlülüğü ile çelişen idare ile bilgi paylaşma yükümlülüğü ortadan kaldırılmış; böylece müvekkil ve avukat arasındaki güven ve mahremiyet ilişkisine verilebilecek zararın önüne geçilmiştir. Bu sebeple AYM’nin vermiş olduğu iptal kararının sadece avukatlar için değil tüm hukuk sistemimiz için isabetli ve faydalı olduğunu düşünmekteyiz.