KİŞİSEL VERİLERİN KORUNMASI HUKUKU

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“KVKK”) ve ikincil mevzuatı yürürlük tarihinden bugüne güncellemesi sık yaşanan ve yaşayan bir hukuktur. Yalnızca Kanun, Yönetmelik ve Tebliğ ile değil, Kurul Kararları, İlke Kararları ve Kurul Karar Özetleri ile de veri koruma alanıyla ilgili birçok usul ve esas belirlenmektedir. Dolayısıyla aylık bültenlerimiz, Kişisel Verileri Koruma Kurulu (“Kurul”) uygulamalarından ilgililerini haberdar etmeyi ve güncelliği sağlamayı amaçlamaktadır.

Ülkemizde yaşanan deprem felaketi sebebiyle üç ay süreyle Olağanüstü Hal ilan edilmesine karar verilmiş, kamu kurumları, kendi sorumluluk alanlarıyla ilgili ilave tedbirler almış ve kamuoyuna duyurmuştur. KVKK kapsamında şikâyet, ihbar, veri ihlal bildirimleri ve diğer yükümlülükler hakkında veri sorumluları ve ilgili kişilerce dikkate alınması gereken sürelere ilişkin olarak ertelemelerde bulunulmuştur. Bu minvalde Kurum tarafından deprem temaslı konular hariç olmak üzere herhangi bir içerik yayımına yer verilmemiştir.

AFET HALİNDE BİLGİ & KİŞİSEL VERİ PAYLAŞIMI

18 Ekim 2022 tarihli Resmi Gazete’de yer alan 7418 sayılı BASIN KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN’un 29. maddesi ile Türk Ceza Kanunu’na “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlıklı 217/A maddesi eklenmiştir. İlgili madde “Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kimse, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılır.” hükmünü amir olup dezenformasyon suç teşkil eder hale getirilmiştir. Bu sebeple yalnızca haber kuruluşları değil bireyler de ilgili suçun faili olabilecektir.

Afet ve acil durumlar karşısında doğru bilgi edinmek ve doğru yönlendirme sağlamak, dezenformasyonun önlenebilmesi açısından son derece önem arz eden bir hususu teşkil etmektedir. Bilgi içeriklerinde kişisel veri ihtiva eden hususların bulunması ve kişisel verilerin gelişigüzel paylaşılması manevi ve maddi açıdan telafisi zor zararlara neden olabilecek, afetle ilgili yürütülen çalışmalar bakımından zaman kaybına sebebiyet verebilecektir.

Sosyal ağ uygulamaları üzerinden paylaşım yapılırken acele edilmemeli, bilgi içeriğinin doğruluğunun teyit edilmiş olması, iletişimin kaynağının doğrulanabilmesi teyitli bilgi paylaşımının en önemli unsurudur.

Ayrımcılığa ve mağduriyete neden olabilecek paylaşımlardan kaçınılmalı, hukuka aykırılık teşkil edebilecek uygulamaların desteklendiği paylaşımlardan uzak durulmalıdır.

Zararlı olduğu bilinen ve bankacılık bilgileri başta olmak üzere kişisel verilerin ele geçirilmesini hedefleyen, oltalama amaçlı içeriklerin farkedilmesi halinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının bilgilendirilmesi gerekmekte olup kişisel verilerin alenileştirildiği sitelerin güvenli olmasına, şüphe duyulması halinde herhangi bir parola veya şifre bilgisi paylaşılmamasına dikkat edilmelidir.

Afete maruz kalan kişilerin özellikle kişisel veri ihtiva eden paylaşımlar sebebiyle ikincil travma yaşayabilecekleri göz önünde bulundurulup paylaşımların yaratabileceği etkiler göz önünde bulundurulmalıdır.

Afet zamanında birçok temel ihtiyaç sekteye uğrasa da temel ihtiyacı göz artı etmenin yalnızca üstün yararın gözetildiği senaryolarda gerçekleştirilmesi temel prensip edinilmelidir.

Örneğin, kişinin isim soy ismi ile konut bilgisi hayatın olağan akışında korunması gereken ve ifşa edilmesi halinde özel hayatın gizliliğinin ihlal edildiği iddiasında bulunulabilecek iken, deprem bölgesinde yıkılan binaların enkazlarında kalan kişilere ulaşılabilmesi açısından aynı bilgilerin sosyal mecralarda paylaşımı arama kurtarma çalışmalarının çok önemli bir destekçisi haline gelmiştir. Bu sebeple, ilgili bilginin paylaşımında özel hayatın gizliliği hakkının korunması ile ilgili tedbirlerin esnetilebileceği yorumu yapılabilecektir.

Aynı senaryodan devam edildiğinde, kişilerin enkazdan çıkarılma anlarının, televizyon kanallarının canlı yayınlarında, yüzlerinin görülebileceği şekilde yayımlanması halinde yukarıda izaha çalışılan denge mekanizmasında bahsi geçirilen “üstün yarar” kriterinin sağlanmayacağı yorumu yapılabilecektir.

Özellikle reşit olmayan bireylerin, risklerin ve kendi aleyhine sonuçların daha az farkında olabilecekleri ve haklarını güvence altına almakta savunmasız oldukları için kişisel verileriyle ilgili özel korumayı hak etmektedirler.

06.02.2023 tarihinde yaşanılan deprem felaketi nedeni ile enkazdan çıkarılan, enkazda hayatını kaybeden, ailelerine ulaşamayan ya da ailesiz kalan çocuklarla ilgili konvansiyonel basın ve sosyal medyada birçok çocuk kişisel verisinin paylaşıldığına şahit olunmuştur.

Depremzede çocukların en çaresiz olduğu anlara dair yayınlanan fotoğraf ve videolardan oluşan görüntülerin internette yayınlanması, yaşanılan ağır travmaların gelecek yıllarda da kendilerini takip etmesine sebebiyet verebilecektir.

Unutulma Hakkı nedir?

Unutulma hakkı, kişinin internet arama sonuçlarında kendisi ile ilgili çıkan haber, fotoğraf, video, bilgi vb. gibi verilerin artık internet arama sonuçlarında olmasını istememe hakkıdır.

Unutulma hakkının kullanılması ile internet ortamında hukuki olarak meşru şekilde yer alan içeriğe artık arama motorlarında ulaşılamıyor olması sonucu ortaya çıkacaktır. Unutulma hakkı kısaca hukuka uygun içeriğin arama motorlarında listelenmemesini talep hakkı olarak da betimlenebilir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda doğrudan düzenlenmeyen unutulma hakkı, “insanın maddi ve manevi varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmak” başlığı altında Devlet’e pozitif bir yükümlülük getirmiştir. Anayasanın Kişinin Hakları ve Ödevleri başlıklı ikinci bölümünde yer alan kişinin dokunulmazlığı, maddi ve manevi varlığı, kişi hürriyeti ve güvenliği ve özel hayatın gizliliğine ilişkin hükümleri amaçsal yorum metodu kapsamında değerlendirdiğimiz zaman unutulma hakkının varlığı da kabul edilmiş olacaktır.

Unutulma hakkı içeriğin internet ortamından kaldırılmasını talep hakkı değildir. Dr. Mehmet Bedii Kaya’nın hazırlamış olduğu Unutulma Hakkı başlıklı yazısında da belirtmiş olduğu üzere, unutulma hakkı internet ortamında yer alan içeriğin arama motorlarında listelenmemesini (delisting) talep hakkıdır.

Dolayısıyla unutulma hakkı kişilerin travmadan etkilenmesi ihtimalini minimize edebilecek olsa da tamamen ortadan kaldırmayacaktır. Bu sebeple esas çözümün, bu yayınlar yapılırken kişilerin tanınmayacak şekilde maskelenmesi ve böyle bir mağduriyetin baştan yaratılmamış olmasıdır.